RitimBlog Koşu Postası #19
Merhaba

Koşu Postasının 19. yayınındasınız. Bu hafta da seçtiğim haberlerle posta kutunuza konuk oluyorum.

Geçen hafta olduğu gibi yine Avrupa Şampiyonası'ndaki koşu yarışlarının en dikkat çeken olaylarından bahsedeceğim fakat pist ve yol dışındaki en çarpıcı olaya; sırıkla atlamada 18 yaşındaki İsveçli Armand Duplantis'in yaptıklarına değinmeden geçmeyeyim. Final sırasında hem kendi en iyi derecesini hem de 20 yaş altı dünya rekorunu 12 cm geçen Duplantis 6:05 ile altına uzandı. Tarihte 6:04'ü geçebilen 6. isim olan İsveçlinin ardından bu dalın yaşayan en büyük ismi olan Renaud Lavillenie ancak bronz alabildi.  

Keyifli okumalar.

Postanın önceki sayılarını kaçırdıysanız posta arşivine göz atabilirsiniz. Bu yayının hoşuna gideceğini düşündüğünüz arkadaşlarınız varsa en alttaki bağlantıları kullanarak ya da bu epostayı yönlendirerek onları da postadan haberdar edebilirsiniz. Posta ile ilgili olarak bana posta@ritimblog.com adresinden ulaşabilirsiniz.

16 Ağustos 2018

Aladağlar Sky Trail 2018 Koşuldu

Hızla büyük dağ kütlelerini aşmak isteyen 176 koşucu,  geçtiğimiz hafta sonu Niğde, Çamardı'daki Demirkazık Köyü'nde 4. kez bir araya geldi. Hedefleri, Ordos ve Argeus tarafından düzenlenen Aladağlar Sky Trail kapsamında koşulacak iki yarışta ter dökmekti. 87'si cumartesi sabah saat 4:30'da 46 km'lik Aladağlar Sky Trail yarışı için, kalan 89'u ise aynı gün saat 7:30'da Aladağlar Trail Jr. yarışı için start aldı. Jr. parkurunda yarışan 88 kişi yarışı tamamladı. Kadınlarda 1. Nurhan Okur (2:03:05), 2. Ebru Boz (2:03:22), 3. Nadya Zuyeva Saçlı (2:04:15), erkeklerde ise; 1. Faruk Kar (1:33:12), 2. Mustafa Orhan (1:39:07), 3. Mehmet Yıldırım (1:39:27) oldu. 

Ana yarış olan Aladağlar Sky Trail yarışı Türkiye'deki yarışlar içinde en yüksek irtifada geçeni. Yarışın başında neredeyse iki vertical-k üst üste yapılarak 3750 metredeki Emler Zirve'ye varılıyor. Oradan sonra da uzun süre 3000 m üzerinde koşulan ve iki zirveye daha çıkılan yarışta bu yıl başlayan 87 kişiden 67'si izin verilen sürede (12,5 saat) bitiş çizgisine ulaşabildi. Erkeklerde geçen yılın birincisi olan Kemal Kukul bu yıl da birinci oldu. Kadınlarda ve erkeklerde sıralamalar şöyle oluştu. 

1. Olga Lyjak 8:10:02
2. Ayşen Aktaş 9:52:52
3. Rikki Lee Roath 10:43:50

1. Kemal Kukul 7:05:44
2. Oğuzhan Emre Singer 7:16:16
3. Cevdet Alyılmaz 7:50:39

Yarış lojistik ve güvenlik anlamında oldukça zor bir coğrafyada düzenlenmesine rağmen Ordos ekibinin titiz çalışmaları sayesinde çok az sorun yaşanıyor. Düz yolda ve şehir içinde düzenlenen yarışlarda bile daha çok sorun yaşanıyor diyebilirim. Bu yıl ufak kazalarda bir ayak bir de kol kırılması vakası yaşandı, ancak hızla verilen tepkilerle sorunlar hemen çözüldü. Ben de yarıştaydım. 8 saat 58 dakikada bitişe gelmeyi başardım. Henüz bir yarış raporu yazmadım, yazdığımda buradan paylaşırım. 

Fotoğraf: Çukurbağ Köyü'nden Aladağlar'ın gün batımı kızıllığı - Mert Derman

 

Sierre-Zinal Yarışı Koşuldu

WMRA'nın Dünya Kupası yarışlarından olan Sierre-Zinal pazar günü İsviçre'nin Sierre ve Zinal kentleri arasında koşuldu. 31 km'de 2200 m kazanan parkuruyla mükemmel bir dağ yarışı olarak anılan yarış bu yıl 45. kez koşuldu. Sierre'den Zinal'e koşulan yarışın profili çok hoş, şurada görebilirsiniz. Yarış öncesi heyecan vardı çünkü geçen yılın birincileri yine oradaydı ve her ikisinin de parkur rekoru kovalaması bekleniyordu. Her postada adını anmadan geçemediğimiz Killian Jornet bu yılki yarışı da kazandı. 45 yıllık tarihinde yarışı toplamda 6 kez kazanan tek isim oldu. Jornet yarışı ikinci olan Robbie Simpson'ın 92 saniye önünde 2:31:40 sürede tamamladı. İkilinin ardından Kenyalı Robert Panin 2:33:18 ile üçüncü oldu. Kadınlarda da geçen yılın şampiyonu Kenyalı Lucy Wambui  parkur rekoru koşmak istediğini söyleyerek başladığı yarışı 2:57:54 sürede birinci tamamladı. 2016'nın kazananı Alman Michelle Maier 3:01:31 ile ikinci, İsviçreli sürpriz isim Simone Troxler ise 3:02.46 ile üçüncü oldu. Havanın sıcak olması her iki kazananın da parkur rekoru kırmasına engel oldu. Tüm sonuçları şurada görebilirsiniz. 

Avrupa Atletizm Şampiyonası Tamamlandı

Atletizm Şampiyonası'ndan geçen hafta bahsetmiştim. Organizasyon geçtiğimiz hafta da devam etti. Tüm olaylara tek tek değinmeyeceğim, ama bahsetmeden geçilmeyecek birkaç konu var ki onlar hakkında biraz yazmak istiyorum. Bunlardan ilki tabii ki Norveçli genç koşucu Jakob Ingebrigtsen (ve abileri). Jakob henüz 17 yaşında ama bu şampiyonada 24 saat içinde koşulan 1500 m ve 5000 m finallerini kazandı. Bu son cümlenin ne kadar inanılmaz olduğunu şöyle anlatmam gerek: 84 yıllık Avrupa Şampiyonası tarihinde bunu yapabilen ikinci bir isim yok. Önce 10 Ağustos cuma gecesi 1500 m finaline bakalım. Bu yarışta 3 Norveçli var ve hepsinin soyadı Ingebrigtsen. Filip, Henrik ve Jakob kardeşler yarışa grubun en arkasında başladılar. 800 m geçildiğinde üçü birden öne doğru atak yapıp bir süre sonra ilk üç sırayı aldılar. Jakob en önde yarışı sürüklerken son 150 metre civarında abileri biraz geride kalmaya başladı. İddialı isimlerin atak yaptığı son 100 metrede Jakob ilk sıraya tutunmayı başardı, tecrübeli ve favori isim Lewandowski’nin atağından saniyenin yüzde 4'ü kadar bir süre ile kurtulabildi ve altın madalyayı aldı. Abileri Henrik 4., Filip ise 12. olabildi. Yarıştan sonra abileri "Bunu hak etti, çünkü 9 yaşından beri her gün bunun için çalışıyor." dediler. Henrik kürsüde kalamayacağını anladığını, ancak kardeşi için son metrelerde bulunduğu yere sıkıca tutunmaya çalıştığını ekledi. Üçlüyü babaları çalıştırıyormuş, ama stratejilerini kendileri belirliyormuş. 1500 m yarışının videosunu şurada izleyebilirsiniz. 

Ertesi gün 5000 m finalinde Filip yoktu, ama diğer iki Ingebrigtsen başlangıç çizgisindeydi. Yarışı ilk bölümlerde değişik isimler önde götürdü. 3600 m'yi İsviçreli Wanders önde geçtikten hemen sonra Jakob atağa kalkıp liderliği aldı. Kimilerine göre bu erken bir ataktı, ama sondan bir önceki turu 62 saniyede geçen Norveçlinin ciddi olduğu belliydi. Son turu inanılmaz bir süre olan 54.09'da geçen küçük kardeş altına uzanırken abisi hemen arkasından bitirerek gümüş madalyaya hak kazandı. 13:17.06 ile hem kendi en iyi derecesini hem de Avrupa 20 yaş altı rekorunu kıran Jakob Ingebrigtsen bir gün içinde tüm atletizm severlerin aklına yerleşmeyi başarmış oldu. 3-4 yaşlarında Nordik stil kaymaya başlayan, 9 yaşından sonra koşu antrenmanlarında abilerinin başarıları ile motive olan genç Norveçlinin adını daha uzun zaman duyacakmışız gibi görünüyor. 24 saat içinde hem 1500 m hem 5000 m finali koşmak, bunu henüz 17 yaşında ve bir Avrupa şampiyonasında başarmak, üstelik de her ikisini birden kazanmak oldukça şaşırtıcı. 

Diğer bir ilginç olay kadınlar maraton yarışında yaşandı. Oldukça sıcak bir günde koşulan yarışın ilk 30 dakikası geride kalmışken lider gruptaki Belaruslu koşucu Volha Mazuronak'ın burnu kanamaya başladı. Önce farkına varmayıp burnunu silme hareketleri yaptığından kanı yüzüne epey bulaştıran Mazuronak olayı fark ettikten sonra biraz sıkıntı yapsa da durumdan pek fazla etkilenmeden koşmaya devam etti. Bir süre bu şekilde koşunca her yeri kan içinde kaldı ve enteresan bir görüntü sergilemeye başladı. Sonra burnunu tıkayan ve kanaması durunca da istasyondan aldığı ıslak bir süngerle yüzünü temizleyen koşucu bitime çok az kala son virajı fark etmeyip düz giderken rakibi tarafından geçildi. Durumu anlayıp hemen doğru yöne koşan ve muhtemelen bu anın adrenali ile güçlü bir son atak yapan Mazuronak yarışı 2:26:22 ile birinci tamamlamayı başardı. Yukarıdaki fotoğraf yarış sırasında çekilmiş.

Başka bir ilginç olay da kadınlar 5000 m finalinde yaşandı. Aynı şampiyonada birkaç gün önce 10000 m altınını alan Lonah Chemtai Salpeter Siffan Hassan’ın arkasında ikinci durumdayken son tura girdikleri sırada yarışın bittiğini sanıp yavaşladı. Anımsarsanız birkaç hafta önce yine postada benzer bir olaydan söz etmiştim. Londra'da Diamond League'de 3000 metre yarışında Etiyopyalı atlet Fantu Worku da son 200 metrede aynı olayı yaşamıştı. Salpeter olayı fark eder etmez yeniden hızlanıp koşmaya başladı. Ancak bu kürsüye çıkmasına yetmedi. Bu talihsiz olay Türkiye'den şampiyonaya katılan Yasemin Can’ın bronz madalya kazanmasına neden oldu. Öte yandan Salpeter yarış sonrasında start sırasında kulvar ihlali yaptığı gerekçesiyle diskalifiye edildi.  Böylece Kenya asıllı İsrailli atlet bir yarışta iki hata birden yaparak tarihe geçmiş oldu. 

Fotoğraf: Maratonda kadınlar kazananı Mazuronak - rt.com - Sven Hoppe / Global Look Press

IAAF'nin Atletizm Biyomekanik Çalışması

2017 yılında Londra'da düzenlenen Dünya Atletizm Şampiyonası sırasında stadyuma ve yola yerleştirilen 49 adet yüksek hızlı kamera deyim yerindeyse hareket eden her şeyi kaydetmiş. Leeds Beckett Üniversitesi ve IAAF birlikteliğinde yürütülen çok kapsamlı bir çalışma ile tüm bu kayıtlar incelenmiş ve tarihin gelmiş geçmiş en büyük biyomekanik rapor grubu ortaya çıkmış. 12 ay boyunca kayıtlar üzerinde çalışan bilim insanları 38 adet derinlemesine raporu yayınladılar. IAAF'nin Research sitesine üye olarak tüm bu raporları indirmek mümkün. Pist ve saha yarışlarının tümü hakkında veriler görülebiliyor. Bunlara ek olarak yolda yapılan yarışlarla ilgili veriler de var. Örneğin maraton sırasında -ki o maraton 4 kez dönülen bir parkurda koşulmuştu- yola yerleştirilen 4 kamera sayesinde koşucuların adım şekilleri, yere iniş tipleri, eklem açıları ve daha birçok adım verisi her dört tur için de (tazeyken ve yoruldukça) elde edilebilmiş. Aynı şekilde 10,000 metrede yarışın her 100 metresine ait benzer verilere ulaşılabilmiş. Tabii bu sayede dünyanın en iyi koşucularının adım atışlarını detaylı şekilde inceleyebilmişler. 

Mesela erkekler maraton yarışının son turunda 70 koşucunun adımları incelendiğinde 47'sinin topuk (%67), 21'inin (%30) orta taban ve ikisinin (%3) ön ayak ile yere indiği görülmüş. Kadınlar için de çok benzer yüzdeler elde edilmiş. Erkeklerde ilk 4 topuk basanlar arasında. Birileri size elit atletlerin ön ayakla yere inerek koştuklarını söylerse artık onları IAAF'nin ilgili sayfasına yönlendirebilirsiniz :). 

Bir başka ilginç örnek Bolt hakkında. Bolt'un aşırı asimetrik bir koşu mekaniğine sahip olduğu görülmüş. Sağ bacağına %13 daha fazla güç vererek koşuyormuş. Bunun nedeninin muhtemel bir bacak kısalığı olduğu düşünülüyor. En önemlisi ise Bolt'un kendi özel vücuduna uygun en iyi koşu mekaniğini bulmuş olması. "Sen asimetrik koşuyorsun, gel düzeltelim." denilseydi acaba ne kadar zorlanırdı. 

İlginç bir sonuç da disk atmadan. Atışlarda optimum açının 45 derece olduğu teorik bilgisini hepimiz biliriz. O şampiyonada 12 finalist diskçinin atışlarının ortalama açısı 41,3 olmuş. Sadece biri 45 dereceyi geçen atışlar yapmış; o  da altını alan Polonyalı Pawel Fajdek.

Raporların bağlantısı yukarıda. Benim alıntıladığım örnekler ise Alex Hutchinson'ın ilgili yazısından

Sri Chimnoy Tamamlandı

Daha önce iki defa değindiğim Sri Chimnoy 3100 mil yarışı sonunda tamamlandı. 52 gün içinde 3100 mil koşmayı gerektiren yarışı bu yıl 6 kişi tamamlayabildi. Sonuçlar şöyle:

1. Vasu Duzhiy, 52, Rusya 44 gün +16:03:53
2. Kobi Oren, 46, İsrail 46 gün + 3:24:48
3. Ushika Muckenhumer, 50, Avusturya 50 gün +07:34:46
4. Surasa Mairer, 59, Avusturya 51 gün +12:47:37
5. Sopan Tsevtan Tsekov, 37, Bulgaristan 51 gün +16:46:38
6. Kaneenika Janakova, 48, Slovakya 51 gün +17:06:59

Diğer dört isim 52 gün sonunda 3100 mile ulaşamadı. 

Hem bu yılın yarışı ile ilgili hem de yarışın tüm tarihi ile ilgili bilgilere şuradan ulaşabilirsiniz. Ben de postanın 13. sayısında bir miktar bilgi vermiştim.

Şimdilik bu kadar. Öneri ve görüşlerinizi lütfen paylaşın. İlgileneceğini düşündüğünüz kişileri aşağıdaki bağlantıları kullanarak bu postadan haberdar ederseniz sevinirim. 

Bir sonraki postada görüşmek dileğiyle.

Bu postayı aldınız çünkü Ritim Koşu Postası abonesisiniz. Artık bu yayınları almak istemiyorsanız en alttaki "Listeden Çık" bağlantısını kullanabilirsiniz

 

Koşu Postasına Üye Ol
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Epostayı Yönlendir
RitimBlog

Bu eposta Mert Derman tarafından periyodik olarak hazırlanıp üyelere gönderilmektedir. 

MailerLite