Western States'in bu yılki edisyonu heyecanla bekleniyordu. Avrupa'nın yükselen ultra patika yıldızlarından olan François D’haene ile Amerika'nın ultramaraton yıldızlarından Jim Walmsley'in mücadelesi iple çekilmişti. Yarışın tarihinden geçen haftaki sayıda bahsetmiştim. Son iki yıllık yakın tarihine ise Walmsley'in büyük iddia ile gelip hayal kırıklığıyla dönüşü damga vurmuştu. Western States'e, belirli yarışları belirli sürelerle bitirenlerin girebildikleri çekilişte şansı yakalarlarsa katılmaya hak kazandıklarını biliyoruz. Tabii sadece çekilişle bu inanılmaz mücadeleler yaratılmıyor. Bir göğüs numarasına sahip olmanın başka yolları da var: önceki senenin ilk 10'unda yer almak (her iki cinsiyet için 10'ar kişi), belirlenmiş Golden Ticket yarışlarını ilk iki içinde bitirmek (her iki cinsiyet için 2'şer isim), UTWT'ye verilen 6 elit isim arasında yer alabilmek, sponsorlar tarafından listeye eklenmek vb. İşte bu yollarla gelen iyi atletler arasında çok çekişmeli rekabetler yaşanıyor, bazı yıllarda ise rekorlar çıkabiliyor. Bu yılda o yıllardan biriydi. Son iki yıl rekoru kırarak yarışı kazanması beklenen Walmsley bu sene beklentileri tümüyle karşıladı. Timothy Olson'a ait olan parkur rekorunu (14:46:44) kırdı ve en yakın takipçisi olan D’haene'in 85 dakika önünde 14:30:04 ile yarışı kazandı.
Western States sıcak bir bölgede ve sıcak bir tarihte koşuluyor. Boğucu kanyonlara girilip çıkılan parkurda her yıl farklı hava durumları ile karşılaşılabiliyor. Bu yıl "sıcak yıl" denilen yıllardandı. Bu nedenle rekor beklentileri biraz derine gömülmüştü. Hava sıcaklığının gölgede 42 °C'den fazla olduğu saatler yaşandığı söyleniyor. Buna rağmen Jim Walmsley şahane bir yarış koşarak bu sonucu elde edebildi. Yarış sonrası röportajında sponsorlarından ayakkabı, çorap ve beslenme konularında çok büyük destek gördüğünü, sponsorlarının neredeyse kendisi için özelleştirdiği prototip ürünlerle başarısına katkı yaptıklarını söyledi. Tim Olson'un ya da sonrasında onun rekorunu iki defa zorlayan Rob Krar'ın bu şekilde teknolojik destekleri var mıydı anımsamıyorum, ama Walmsley zaten çok çok iyi bir ultra koşucusu olduğunu, bu tür özel destekler olmadan da çok iyi süreler koşabildiğini başka yarışlarda çok defa kanıtlamıştı.
Yarış öncesi ve sonrası röportajlarında D’haene'in Amerikalı rakipleri, özellikle de Walmsley hakkında söyledikleri dikkat çekiciydi, burada paylaşmak istedim. Kendisinin bol ve sert çıkışlı / inişli parkurlarda daha iyi olduğunu, dik yokuşları yürüyerek, inişleri ise koşarak çok uzun mesafeler katedebildiğini, ama bu kadar uzun parkurlarda sürekli koşmanın ona uymadığını, Amerikalı özellikle de yarışın yapıldığı bölgeden olan koşucularınsa uzun mesafeleri sürekli koşabildiklerini birkaç yerde dile getirdi. Bu ayrım dikkat çekiciydi.
Bu ikilinin ardından geçen yıl da 3. olan Mark Hammond bitiş çizgisine geldi (16:08:59). Kadınlarda ise yarışa çok hızlı başlayan Avusturalyalı Lucy Bartholomew ikinci yarıda yavaşlayarak 18:59:45 derece ile 3. olabilirken, onun aksine ikinci yarıda gaza basan Courtney Dauwalter 1. (17:27:00) ve Kaytlyn Gerbin de 2. oldu (18:40:19) - Sonuçlar
Yarış hakkında ilginç bir anekdot da Walmsley'in son birkaç milde önüne iki yavrusu ile bir anne ayının çıkmış olması. Yarış epey vahşi bir doğada geçtiğinden bu tip karşılaşmalar olası ve tehlikeler büyük, ama Walmsley şanslıymış ki hem başına kötü bir şey gelmemiş hem de sadece bir iki dakika kaybetmiş.
Fotoğraf: iRunFar/Bryon Powell
|