RitimBlog Koşu Postası #10
Posta sayısı çift haneli rakamlara ulaştı

Koşu Postası 10. haftasında, ancak bence hala oldukça az sayıda alıcısı var. Bu konuyu nasıl çözebileceğimi düşünüyorum. Facebook'taki her gruba girip tek bir hesaptan hepsine bir şeyler yazmak spam yaratmak gibi olur, ama belki sizler üyesi olduğunuz sadece bir grupta paylaşabilirsiniz. Siz okumaktan keyif alıyorsanız ve bu yayının hoşuna gideceğini düşündüğünüz arkadaşlarınız varsa en alttaki bağlantıları kullanarak ya da bu epostayı yönlendirerek onları da postadan haberdar edebilirsiniz.

Bu hafta birkaç geri bildirim aldım ve mutlu oldum. Gelenler hep olumlu görüşlerdi. Olumsuz da olsa görüşlerinizi bekliyorum. Geri bildirim görmek, okumak motive edici oluyor. (posta@ritimblog.com)

Daha önceki yayınları okumadıysanız posta arşivine göz atabilirsiniz. 

Bu postayı aldınız çünkü Ritim Koşu Postası'na abone oldunuz. Üyelikten çıkmak istiyorsanız en alttaki "Listeden Çık" bağlantısını kullanabilirsiniz.

14 Haziran 2018

Comrades Marathon 2018

Haftanın büyük olayı Comrades Maratonu demiştim. Büyük olay çünkü ilk edisyonu 1921 yılında koşulmuş yarışın ultra maraton tarihinde yeri özel. En büyük ve en eski yarış diyebiliriz. Comrades yaklaşık 56 mil yani 89 kilometre uzunluğunda bir parkura sahip. Günay Afrika'nın KwaZulu-Natal bölgesinde Durban ve Pietermaritzburg şehirleri arasında koşuluyor. Her yıl yarışın yönü değişiyor, bir yıl Durban'dan Pietermaritzburg'a koşulurken ertesi yıl ters yönde koşuluyor. Bu yıl "down" (aşağı doğru) yıldı, Pietermaritzburg'dan Durban'a koşuldu. Bu yönde parkurun eğimi aşağı doğru.

Yarış pazar sabahı saat 5:30'da Pietermaritzburg şehir merkezinde start aldı ve büyük kalabalık bitiş çizgisinin yer aldığı Durban'daki Moses Mabhida Stadyumu'na doğru koşmaya başladı. Bu yarış silah sesiyle başlayıp silah sesiyle bitiyor. Yani ikinci silah sesinde bitiş çizgisini geçemediyseniz madalya alamıyorsunuz. Bitişe ilk gelen isim 2014'ün ve 2017'nin kazananı olan Bongumusa Mthembu oldu. O, çizgiyi geçtiğinde ilk silah sesinin üzerinden henüz 05:35:14 geçmişti. Hem yol boyunca hem de bitişteki stadyumda on binlerce insan onu ve diğer tüm koşucuları alkışlayıp motive etti. En yakın takipçisi olan Joseph Mphuthi'nin (Güney Afrikalı) süresi 05:35:14. Mthembu, "Comrades kralı" olarak bilinen Bruce Fordyce'dan sonra iki yıl art arda kazanan ikinci Güney Afrikalı oldu. Üçüncü isim ise 5:35:27 ile Steven Way'di.

Bu yıl Güney Afrikalıların yılı oldu. Hem erkeklerde hem de kadınlarda ilk iki, ev sahibi ülkeden. Kadınların kazananı da 6:10:04 süresiyle Güney Afrikalı Ann Ashworth. Ashworth bu yıl Güney Afrika'nın diğer ünlü ultramaratonu olan Two Oceans yarışında da 5. olmuştu. Bu yılki Two Oceans'ın kazananı olan Gerda Steyn (o da Güney Afrikalı) ise 6:15:34 süre ile Comrades'da ikinci oldu. Üçüncü kadın Rus Alexandra Morozova (6:20:21).

Yarış hakkında çok konuşulan bir konu da ampute atlet Xolani Luvuno'nun katılımıydı. Birkaç nedenle çok konuşuldu. Öncelikle böylesine uzun ve zorlu bir parkuru bitirmesi büyük takdir topladı. Yarışı, limiti olan 12 saatte tamamlaması çok mümkün olmadığından organizasyondan özel izin alarak 5 saat önce start aldı. 15 saat 50 dakikada tüm parkuru geçmeyi başardı. Konuşulan diğer konu madalya verilip verilmeyeceği oldu. Organizasyon komitesi 12 saatin herkes için geçerli olduğunu ve Luvuno'nun madalya almasının mümkün olmadığını -onu başka şekillerde onore edeceklerini ekleyerek- açıkladı.

Fotoğraf: Önceki yıllardan - https://northglennews.co.za/

Man versus Horse Marathon

Bir pubda iki adam ateşli bir şekilde tartışmaktadır. Bu heyecanlı konuşmayı fark eden toprak sahibi Gordon Green biraz daha kulak kabartır. Adamlardan biri, arazide yeterince uzun bir parkur olursa insanın at kadar hızlı koşabileceğini, onunla birlikte gidebileceğini iddia etmekte, diğeri de ona karşı çıkmaktadır. Green de meraklanır ve bir organizasyon düzenler. İşte 1980 yılından beri her yıl, bu iddia Galler'de Llanwrtyd Wells kasabasında İnsan Ata Karşı Maratonu'nda sınanmaktadır. Geçen 37 yılda sadece 2004 ve 2007'de bir insan tarafından kazanılan bu yarışın 38.si geçtiğimiz hafta koşuldu. Çok sayıda koşucunun ve atın katıldığı yarışta bu yıl insan (Joe Dale) sadece 23 saniye ile kaybetti. 22 millik parkuru 2:35:12'de koşan Dale'i geçen ise Peter Davies'in bindiği at Ronnie oldu. Kadınlarda birinci olan ise önceki yıllarda İznik Ultra'da gördüğümüz Jo Meek oldu (3:04:05). 

Fotoğraf: Geraint Parry - http://www.countytimes.co.uk/

Kipchoge Berlin'e Dönecek

Nike'ın Breaking2 projesinde 2:00:25'lik maraton koşusu ile kendisini tanımayan son birkaç kişi tarafından da tanınır hale gelen, çağımızın en büyük maraton koşucularından biri olan Kenyalı Eliud Kipchoge daha önce dünya rekorlarının kırıldığı parkura, Berlin Maratonu'na döneceğini açıkladı. Bu haberle birlikte bu yıl Berlin'de koşacaklar eski dünya rekortmeni Wilson Kipsang, Breaking2'daki diğer koşucu olan ve geçerli dünya yarı maraton rekoru sahibi Eritreli Zersenay Tadese ve Kipchoge oldu. Kipchoge ve Kipsang geçtiğimiz yıl da rekor için Berlin'de bir araya gelmişti, ancak kötü hava koşulları nedeniyle beklenen olmamıştı. Kipchoge Berlinde sırasıyla 2:04:05, 2:04:00 ve 2:03:32 koşmuştu. Her seferinde daha iyiye gittiği düşünülünce beklentiler şimdiden büyüyor.

Fotoğraf: Getty Images - iaaf.org

Sapanca Ultra Koşuldu

Geçtiğimiz hafta Sapanca Ultra koşuldu. 52, 35 ve 9 km'lik 3 parkura sahip yarışta ilk olarak sabah saat 7:00'de 52 km koşucuları start aldı. Saat 10'da 35 km ve 10:30'da da 9 km koşucularının yarışları başladı. Çok sıcak bir havada koşulan yarışta 52 km'de kadınlarda Rachel Overington 6:25:38 ile, erkeklerde ise Murat Kaya 5:05:22 ile birinci oldular. 35 km'de kadınlar birincisi 3:50:41 ile Elena Polyakova olurken erkeklerde ilk sırayı 3:31:31 ile Ozan Hoşyılmaz aldı. 9 km birincileri ise 0:57:09 ile Ceren Çiçek ve 0:41:14 ile Mustafa Araç oldu.

Ben de uzun bir aradan sonra ilk yarışıma katılmış oldum. 52 km parkurunu 6 saat 11 dakikada koştum. O gün sıcak dışında koşucuları zorlayan en önemli şey parkurun başlangıç kısmındaki aktif kovanlar oldu. Birkaç kilometreye yayılmış arıcıların kovanları tam da yolun kenarında olduğundan neredeyse hiçbir koşucu en azından birkaç arı tarafından sokulmadan oradan geçemedi. Ben de 5-6 arı sokması ile hakkıma düşeni aldım. Yarışın heyecanıyla konuyu geçiştirip geride bıraktık belki, ama çok ciddi sonuçları olabilecek tehlikeli bir olay olduğunu belirtmek gerek. Duyduğum kadarıyla çok önemli bir hadise yaşanmadı, ama alerjisi olan ve farkında olmayan bir koşucunun olmaması büyük şans. Parkur belirlerken dikkatli olunmalı, sonradan oluşan bu tip durumlara ise hızla alternatif üreterek çözüm bulmalı. 

Şimdilik bu kadar. Öneri ve görüşlerinizi lütfen paylaşın. İlgileneceğini düşündüğünüz kişileri aşağıdaki bağlantıları kullanarak bu postadan haberdar ederseniz sevinirim. 

Bir sonraki postada görüşmek dileğiyle.

Koşu Postasına Üye Ol
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Epostayı Yönlendir
RitimBlog

Bu eposta Mert Derman tarafından periyodik olarak hazırlanıp üyelere gönderilmektedir. 

MailerLite