RitimBlog Koşu Postası #30
Gecikmeli Bir Merhaba

Bu hafta birkaç terslik üst üste geldi ve Posta tarihinde ilk kez gecikti. Ben genelde plana uymayı dakik olmayı severim ama bazen böyle şeyler olabiliyor. Önemli olan -ultramaratonda yarışırken yapılması gerektiği gibi- duruma uyum sağlamayı ve doğru düzeltme adımlarını atmayı bilmek. Ben de çok geç kalmadan sizlere durumu haber verip hemen bir gün gecikmeyle gönderebilmek için çalışmaya başladım. 

Geçen hafta sonu rekor(lar) vardı, gelecek hafta sonu ise büyük bir maraton. Sözünü etmeye değer başka şeyler de vardı. Tümü aşağıda. Bir kahve alıp koşu dünyasıyla baş başa kalmanın tam sırası. Keyifli okumalar.

Postanın önceki sayılarını kaçırdıysanız posta arşivine göz atabilirsiniz. Bu yayının hoşuna gideceğini düşündüğünüz arkadaşlarınız varsa en alttaki bağlantıları kullanarak ya da bu epostayı yönlendirerek onları da postadan haberdar edebilirsiniz. Posta ile ilgili olarak bana posta@ritimblog.com adresinden ulaşabilirsiniz.

1-2 Kasım 2018

Yarı Maraton Dünya Rekoru

İçerik bir rekor olunca haber otomatikman ilk sıraya yükseliyor. Geçtiğimiz hafta pazar günü İspanya'nın Valencia kentinde koşulan Valencia Yarı Maratonu'nda Kenyalı atlet Abraham Kiptum 58:18 koşarak yarı maraton dünya rekorunu kırdı. Önceki rekor Nike'ın Breaking2 projesindeki üç koşucudan biri olan Zersenay Tadese'ye aitti. Tadese 2010'da Lisbon'da 58:23 koşmuştu. Yani Kiptum 8 yıllık bir rekoru alaşağı etmiş oldu. Bu rekorla ilgili en ilginç şey beklenmedik olmasıydı. Genelde büyük ve tanınmış organizasyonlarda eğer parkur ve hava koşulları da müsaitse ünlü ya da yükselişte olduğu konuşulan elitler koşturulur ve yarış öncesi beklentiler yükselir. Ancak bu yarış ve Kiptum neredeyse hiç konuşulmadı. Aslında Valencia Yarı Maratonu geçen sene kadınlar yarı maraton rekorunun kırıldığı (Joyciline Jepkosgei 1:04:51) bir parkur olduğundan yarışları çok yakından takip edenler az da olsa bir beklenti içindeydiler. Yükselen koşucuları yakından izleyenlerin de beklenti içinde olduğunu tahmin ediyorum çünkü Abraham Kiptum daha 6 hafta önce Kopenhag'da 59:09 ile kişisel en iyi derecesini yapmış. 2016 yılında sırasıyla 61:52, 61:26 ve 59:36 koşmuş ve giderek hızlandığını göstermiş. İlginç olan Kiptum'un Chicago Maratonu'nu koşmak istemesi, ancak menajerinin ona şu ana kadar yaptıklarının yeterli olmamasından dolayı organizatörlerin kendisine elitler arasında yer veremeyeceğini söylemiş olması. O da sanki "Madem Chicago Marataonu'nu koşamadım bari gidip yarı maraton dünya rekorunu kırayım" dermiş gibi Valencia'da yıldırım misali koşmuş. Bir başka ilginç ve tartışma yaratan detay ise Kiptum'un rekora koşarken ayağında olanlar; yarış sırasında Nike Vaporfly 4% kullanıyor olması ayakkabının etkileri hakkındaki tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Bu arada Valencia'nın hızlı bir parkura sahip olduğu bir gerçek, bu yarışta 8 kişi 1 saatin altında 3 kişi de 59 dakikanın altında süreler elde etti.

Bir başka rekor da Frankfurt Maratonu'nda kırıldı. Kenyalı Mark Kiptoo 2:07:50 koşarak dünya masterler (40+ yaş) maraton rekorunu kırdı. 42 yaşındaki Kiptoo, 39 yaşındayken de 2:06:00 koşmuş ve yaşına rağmen inanılmaz sonuçlar elde edebildiğini, edebileceğini göstermişti. Aşağıdaki haberlerde de değineceğim, New York Maratonu'nda da bu hafta sonu 40+ elitler var.

New York Maratonu Bu Hafta

Yine o büyük maratonlardan biri geldi çattı. 4 Kasım pazar günü (Amerika saatiyle sabah 9:50, bizim için akşam üzeri) binlerce koşucu Verrazano-Narrows Köprüsü'ndeki başlangıç çizgisinde yerlerini alacak. Biz yine birinci kim olacak, kürsüde kimler yer alacak diye izleyeceğiz belki ama Amerika'daki büyük maratonlarda hep olduğu gibi bu yarışta da Amerikalılar iki farklı yarış izleyecekler; biri bizimkiyle aynı diğeri ise Amerikalı koşucular ne yapacak merakıyla izlenen. İzlenecek ilk yarış için 5 önemli isim var: Etiyopyalı Tamirat Tola (Dubai 2017 kazananı), Kenyalı Daniel Wanjiru (Londra 2017 kazananı), Geoffrey Kamworor (New York 2017 kazananı), Lelisa Desisa (iki kez Boston Maratonu kazananı ve daha önce New York maratonu 3 defa kürsüye çıkanı) ve bu sene Londra'da kişisel en iyi derecesi 2:04:49 ile Kipchoge'nin ardından ikinci olan Shura Kitata. İkinci yarış için aslında elitleri burada çok konuşmamıza gerek yok, ama iki isim var ki gerçekten ilgileri üzerlerine topluyorlar: biri geçen sene aynı yarışta genelde 7., Amerikalılar arasında en hızlı olan 41 yaşındaki Abdi Abdirahman, diğeri de ünlü 1500 ve 5000 m koşucusu ve bu mesafelerde Amerika rekortmeni olan 43 yaşındaki Bernard Lagat. Bu Lagat'ın ilk maratonu olacak, yarı maraton en iyi derecesi 62 dakika. Bu iki ismi sadece biz konuşmuyoruz, Amerika'da da bu isimler favoriler arasında konuşuluyor ve bu konuşmalar gençleri değil de 40+ atletleri içerdikçe Amerikalıları maraton konusunda üzüyor.

Kadınlar yarışında Amerikalıların içi biraz daha rahat. Çünkü geçen sene -40 yıl sonra- bir Amerikalı kadın, Shalane Flanagan yarışı kazanmıştı. Des Linden da benzer bir şeyi Boston'da yapmış ve 33 yıllık aradan sonra o yarışı kazanan Amerikalı kadın olmuştu. Bu yıl ikisi de yarışta olacaklar. Onlara Amerika yarı maraton rekoru sahibi Molly Huddle, geçen senenin 5.si Allie Kieffer ve Boston'da ikinci olan Sarah Sellers da eşlik ediyor olacak. İçleri biraz rahat dedik ama o kadar da değil çünkü kadınlarda gelmiş geçmiş en hızlı ikinci ve beşinci maraton koşucuları Mary Keitany ve Vivian Cheruiyot da yarışta olacaklar. Kadınlar yarışı yukarıda yazdığım erkekler yarışı saatinden yarım saat önce başlayacak.

Big Backyard Ultra

Yarışlar belirli bir mesafede koşuluyor ve başlangıçla bitiş arasındaki mesafeyi en hızlı geçen kazanan oluyor. Koşu yarışı dediğimiz şey bu kadar basit işte. Ha, bir de belirli bir zaman aralığında koşulanlar var. Onlarda da sabit olan zaman, belirlenen sürede kat edilen en uzun mesafe kazananı belirliyor. Her iki durumda da yarışın hangi koşulda biteceği -mesafe bitince ya da zaman dolunca- belli. Bu yüzden koşanların kafası rahat, sonu görebiliyor, düşünebiliyorlar. Peki ya sonu göremesek? O zaman yarış sırasındaki psikolojimiz nasıl olurdu? Aslında bunun bir cevabı var. Az da olsa bu tür yarışlar  düzenleniyor ve bunlara kimileri "last man standing" (ayakta kalan son adam) yarışları diyor. Belirli bir mesafesi olan turlar şeklinde koşuluyor bu yarışlar. Tur için belirlenen bir süre var ve o süre her dolduğunda yarış turun başlangıç çizgisinden yeniden başlıyor. Ta ki başlangıç çizgisinde bir tek kişi kalana kadar. İşte yarış o zaman bitiyor. 


Big Backyard Ultra
da o yarışlardan biri. 4.17 millik (6,7 km) bir patika parkuru var ve tur süresi 1 saat. Yani her saat yarış yeniden başlıyor. İster yavaş yavaş gelin ve tam sonraki turun başına yetişin ister süper hızlı koşup başlangıç çizgisinde yatıp dinlenin, size kalmış. Bu yılki yarış 20 Ekim'de koşuldu. Kazanan isim -ya da aslında DNF olmayan veya yarışı bitiren tek isim mi demek lazım bilemedim- İsveçli Johan Steene oldu. Yarışın rekorunu kırarak 68 tur koşmayı başardı. Bunu yaparken geçtiği isim bu yılın Western States kadınlar kazananı olan Courtney Dauwalter oldu. Steene'ın 283.56 millik (456,5 km) koşu süresi toplam 55 saat 23 dakika.

[Tüm sonuçlar]

3100:Run and Become

Postaya daha önce birkaç kez konu olan Sri Chimnoy Self-Transcendence 3100 Mile yarışını takipçiler anımsayacaktır. 13. yayında Sri Chimnoy'un kurduğu takım hakkında şöyle yazmıştım. "6 ve 10 gün süren yarışların yanında yaptıkları organizasyonların en ünlü olanı Self-Transcendence 3100 Mile Race. Bu yarış 1996'ta 2700 mil olarak başlamış, ancak bir sonraki yıl 3100 mile çıkartılmış. O zamandan beri de New York'ta yerleşim yerlerinin ortasındaki bir blok etrafında 883 metrelik bir parkurda koşuluyor. Amaç 52 gün içinde 3100 mil koşmak. Bu da yaklaşık günlük 60 mil civarında yol katetmeyi gerektiriyor. Koşucular her gün sabah saat 6 ile gece yarısı 24 arasında istedikleri kadar koşabiliyorlar, geceleri parkur kapanıyor." Bu yıl yarışın 22. edisyonu koşuldu. Adında da geçtiği gibi tamamen bir meditasyon ve kendini aşma olayı.

Şimdi bu yarışı temel alarak uzun uzun koşmanın içsel yönünü araştıran bir film yayınlandı. "3100:Run and Become" isimli film kitle fonlamasıyla para toplanılarak çekilmiş. Yarışı daha önce 13 defa bitiren Finli Ashprihanal Aalto merkezinde uzun mesafe koşunun çeşitlerini ve içeriğini masaya yatıran film şu anda Amerika'da gösteriliyor. Bakalım bir şekilde Türkiye'de gösterilecek mi ya da çevrimiçi bir mecrada izleme fırsatı bulabilecek miyiz? Filmin web sitesi: https://3100film.com

Javelina Jundred

Geçen hafta Kapadokya'dan söz etmiştik. Ultra-Trail World Tour'un (UTWT) 19. yarışı demiştik. Bu hafta 20. yarış koşuldu. Amerika'da Arizona'nın Fountain Hills bölgesinde koşulan yarış çöl yapısında bir arazide ve neredeyse dümdüz bir parkura sahip. 100 millik yarışın kadınlarda bu yılki kazananı 18:49 ile Darcy Piceu oldu. Belki ismini duymamıştınız ama bu sene dördüncü 100 mil zaferi olduğunu bilmeniz gerek. Bu yıl içinde HURT 100, Andorra Ultra-Trail (105 mil) ve Angeles Crest 100 Mile yarışlarını birinci bitirmişti. Diğer üç yarışa bakınca bu düz çöl yarışı pek ona uygun değilmiş gibi görünüyor ama burada da kendini gösterdi. İkinci ve üçüncü olan isimler; Dana Anderson (19:31) ve Tonya Keyes (19:50). Erkeklerde geçen senenin de kazananı olan Patrick Reagan 13:42 ile yine birinci oldu. Dave Stevens (15:39) ve Kenneth Hawkes (16:229 ise ikinci ve üçüncü oldu.

Bu yarışın da bitmesiyle UTWT'de geriye sadece Ultra-Trail Cape Town kaldı. 100 km olan yarış 30 Kasım tarihinde Güney Afrika'da koşulacak.

Şimdilik bu kadar. Öneri ve görüşlerinizi lütfen paylaşın. İlgileneceğini düşündüğünüz kişileri aşağıdaki bağlantıları kullanarak bu postadan haberdar ederseniz sevinirim. 

Bir sonraki postada görüşmek dileğiyle.

Bu postayı aldınız çünkü Ritim Koşu Postası abonesisiniz. Artık bu yayınları almak istemiyorsanız en alttaki "Listeden Çık" bağlantısını kullanabilirsiniz

 

Koşu Postasına Üye Ol
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Epostayı Yönlendir
RitimBlog

Bu eposta Mert Derman tarafından periyodik olarak hazırlanıp üyelere gönderilmektedir. 

MailerLite