RitimBlog Koşu Postası #16
Merhaba

Bu hafta Koşu Postası 16. kez önemli, ilgi çekici ve motive edicinin kesiştiği küçük bölgeden özet haberlerle karşınızda. Keyifli okumalar. 

Postanın önceki sayılarını kaçırdıysanız posta arşivine göz atabilirsiniz. Bu yayının hoşuna gideceğini düşündüğünüz arkadaşlarınız varsa en alttaki bağlantıları kullanarak ya da bu epostayı yönlendirerek onları da postadan haberdar edebilirsiniz. Posta ile ilgili olarak bana posta@ritimblog.com adresinden ulaşabilirsiniz.

26 Temmuz 2018

Hardrock 100 Koşuldu

Haber postasında bazı yarışlardan tarihi yaklaşırken de koşulduktan sonra da birkaç defa söz ediyorum. Ultramaraton dünyasının önemli yarışları söz konusu olduğunda bu bence çok normal. Hem etkisinin büyüklüğü hem de hakkında konuşulacak çok şey olması buna neden oluyor aslında. Hem böylece bir kerede uzun uzadıya bahsetmektense bilgileri parça parça paylaşmak daha iyi oluyor. Hardrock da bu tür önemli yarışlardan biri. 

İki haftadır bir şekilde değindiğim bu büyük yarış geride kaldı. Gelip geçerken her zamankinden daha büyük bir toz bulutunu havaya kaldırdı. Hem de bu sefer o toz bulutu kolay kolay dinecek, etraf hemen sakinleşecek gibi de değil. Çünkü Hardrock tarihinde bir ilk yaşandı ve bir koşucu (hatta 2) diskalifiye edildi. Öyle herhangi bir koşucu da değil; yarışı tartışmasız şekilde lider götüren, UTMB yarışlarının tümünü en az bir kez kazanmış bir isim yarış dışı bırakıldı. Hem de yarışı kazanmak üzereyken, finişe 10 milden az kalmışken. Evet, bahsettiğimiz isim Xavier Thevenard. Thevenard, yarışın yaklaşık 70. kilometresinde istasyon dışı destek aldığı gerekçesiyle diskalifiye edildi. Bu karar kendisine ancak 149. kilometredeki istasyonda verilebildi. Kendisine ve destek ekibine daha önce de ulaşıldığı, ancak tam anlamıyla iletişim kurulamadığı için (dil nedeniyle) kararın uygulanmasının bu kadar uzadığı ortaya çıktı. Xavier Thevenard hatasını kabul etmekle birlikte verilen cezanın hataya göre çok ağır olduğunu, yıl boyunca bu yarışa hazırlandığını ve neredeyse 24 saatin altında bitirebilecekken 12 km kala yarış dışı bırakılmasının kendisini çok üzdüğünü söyledi.

Bu diskalifiye kararı uygulanışı, sonuçları ve tartışmaları çok uzun bir yazıyı gerektirdiğinden ben burada çok detaya girmeyeceğim. Aykut, blogunda bunu güzel bir şekilde yapmış. Bence ilginç tartışmalara gebe olduğu gibi eğitici ve bizim yarışlarımız için de ders niteliğinde olan bu olayı etraflıca ele aldığı yazıyı muhakkak okuyun

Sonuçlara dönecek olursak... Yarışı başından beri Thevenard'ın arkasında sürdüren Jeff Browning 26:20:21 ile kazandı. Bu sonuç iki hafta önce sözünü ettiğim "Double" rekorunu kırmasına yetmedi. Kendisi bu sonucu az da olsa, yarış sırasında yolunu kaybedip en az 3-4 mil fazladan koşmasına bağladı. Browning'in süresi Jared Campbell'ın 2010'da kazanırken yaptığı süreden sonra (27:18) en yavaş ikinci kazanan süresi oldu. Onun ardından Jeff Rome 26:34:33 ile ikinci, Troy Howard ise  27:09:39 ile üçündü oldu. Kadınlarda ise Sabrina Stanley yarışı baştan sona lider götürerek 30:23:36 ile kazandı. Yarış boyunca ikincilik ve üçüncülük için çok fazla çekişme oldu, ama sonuçta   Nikki Kimball 32:18:35 ile ikinci Darla Askew ise 32:52:30 ile üçüncü oldu. 

Evet büyük yarış geride kaldı, ama tartışmaları ve yankıları daha çok uzun süre devam edecek gibi görünüyor. Kim bilir belki başka gelişmelerle yeniden postaya konu olur. 

Fotoğraf: iRunFar/Meghan Hicks

 

Kadınlar 3000 m Engelli Rekoru

Bu hafta sonu Diamond League fazla mesai yaptı. 20 Temmuz'da Monaco'da 21 Temmuz'da ise Londra'da etkinlik vardı. Tabii hal böyle olunca birine katılan sporcular diğerinde yarışamadılar. Monaco'daki yarışlarda kadınlar 3000 m engelli rekoru kırıldı. Yarışa hem kendi en iyisi hem de sezonun dünyadaki en iyi derecesi olan 8:59.36 ile gelen Kenyalı Beatrice Chepkoech yarışı 8:44.32 gibi inanılmaz bir derece ile bitirdi.

Yarışın ilk kilometresi 2:55 ikinci kilometresi ise 2:54 ile geçildiğinde izleyen herkes çok hızlı koşulduğunu ve bunun devam edemeyeceğini düşündü. Ancak Chepkoech bu hıza tutundu, son kilometreyi 2:54.51, son turu ise 66 saniye gibi dudak uçuklatan sürelerde geçerek rekora uzandı.

Eminim, önceki rekorun 8:52.78 olduğunu söylemek bu sonucun çarpıcılığını ortaya koyacaktır. Bu mesafedeki rekorun kadınlar için henüz 2008'de 9 dakikanın altına indiğini düşününce gelişim epey etkileyici görünüyor. 

Londra'da İlginç Olay

Diamond League'ın bu hafta sonu diğer bir durağı da Londra'ydı dedik ya, işte o etkinlik aynı zamanda London Anniversary Games olarak anılıyor. Organizasyonun kadınlar 3000 metre yarışında çok ilginç bir olay yaşandı. Etiyopyalı atlet Fantu Worku, yarışın 2800 metre geçişinde yarışın bittiğini zannetti ve durdu. Yarışı lider götüren 19 yaşındaki koşucu, rakiplerinin kendisi gibi durmayıp devam ettiğini görünce şaşkına döndü. 

Badwater 135 Bu Hafta Sonu

Dünyanın en zor yarışlarından biri -hatta kimilerince en zoru- olarak kabul edilen Badwater Ultramaratonu bu hafta koşuluyor; hatta bu posta size ulaştığında bazı koşucular yarışı tamamlamış olabilir. Amerika'daki ünlü Death Valley'den (Ölüm Vadisi) geçip Whitney Dağı'nda tamamlanan 135 millik (217 km) yarışın en bilinen özelliği sıcaklığı. Yarışın başlangıç noktası Death Valley'de ve deniz seviyesinden 85 metre aşağıda. Evet yanlış duymadınız, genelde yarışların deniz seviyesinden ne kadar yüksekte olduğundan bahsederiz, ama burada tam tersi söz konusu. Bu nokta Kuzey Amerika'nın en alçak noktası. Parkur böyle bir yerden başlıyor, ama 3 dağ sırası geçerken toplam 4450 m kazanıp 1860 m kaybediyor; bittiği yer ise 2530 m'deki Whitney Dağı zirvesi. Bu yarış hakkında en çok duyulan efsanevi bilgi, koşucuların ayakkabıları erimesin diye asfalta değil de otoyol çizgilerine basmaya çalıştıklarıdır. Christopher McDougall'ın çok satan kitabı Born To Run'da da bu yarışla ilgili güzel anektodlar var. (Kitap Türkçe'ye "Koşmak İçin" diye çevrildi.)

Bu yıl erkeklerde daha önce de Badwater'ı kazanmış ya da kürsüye çıkmış şu isimler var: Zach Gingerich, Pete Kostelnick, Harvey Lewis ve Oswaldo Lopez. Kadınlarda ise yine Badwater'da kürsü görmüş Pamela Chapman-Markle, Amy Costa ve Brenda Guajardo'ın yanı sıra Sally McRae ve Pam Smith olağan şüphelilerden.

Runfire Salt Lake Ultra Trail

Badwater demişken... Türkiye'de de bu hafta sonu benzer konseptte bir yarış var: Runfire Salt Lake Ultra Trail. Tuz Gölü üzerinde koşulan yarışın 10, 21, 42, 80 ve 160 kilometrelik parkurları var. Aslında tüm parkurlar kuruyan gölün tuz zemininde çizilen üçgenlerde koşuluyor. Oldukça sıcak bir havada ve farklı bir zeminde koşulan yarış kısa parkurlarında çok sayıda koşucuyu çekerken 80 ve 160 kilometrelerde de dikkat çekici katılımcı sayılarına ulaşmış durumda. Bu mesafelerde koşulan yarışların ve bu yarışlara katılan koşucuların artması sevindirici. Bir ara Ankara Valiliği tarafından Tuz Gölü ve çevresinin 23 Temmuz - 17 Ağustos tarihleri arasında füze atış bölgesi olarak kullanılacağı ve giriş yasağı uygulanacağı açıklandığına dair haberler çıktı, ama yarışın iptal edildiğine dair bir bilgi yok. Umarız bir sorun olmaz da yarış koşulur.

Grazie signore!

Burada Koşu Gazetesi'nde ya da RitimBlog'da yazdığım eski yazılardan rastgele paylaşmaya karar vermiştim. Hem yazılar yeniden canlansın hem de bir şekilde denk gelmemiş olan varsa bu yazılardan haberdar olsun diye düşünmüştüm. Bu hafta yazdığım en eski yazılardan birini anımsadım, onu paylaşmak istedim. Hem en sevdiğim film hem de koşu hakkında... 

Not: Gerçi o yazıdan sonra 2013'te Gay hakkında farklı gelişmeler oldu, ama siz yazıyı yazıldığı tarihe göre okuyun :)

 

Şimdilik bu kadar. Öneri ve görüşlerinizi lütfen paylaşın. İlgileneceğini düşündüğünüz kişileri aşağıdaki bağlantıları kullanarak bu postadan haberdar ederseniz sevinirim. 

Bir sonraki postada görüşmek dileğiyle.

Bu postayı aldınız çünkü Ritim Koşu Postası abonesisiniz. Artık bu yayınları almak istemiyorsanız en alttaki "Listeden Çık" bağlantısını kullanabilirsiniz

 

Koşu Postasına Üye Ol
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Epostayı Yönlendir
RitimBlog

Bu eposta Mert Derman tarafından periyodik olarak hazırlanıp üyelere gönderilmektedir. 

MailerLite