İki hafta önce Amerika'da yapılacak olimpiyat maraton seçmelerinin parkurundan söz etmiştim. Tokyo Olimpiyat'ında maraton koşacak 3 erkek 3 kadın Amerikalı atletin seçileceği yarışın 29 Şubat 2020'de Atlanta'da koşulacağını yazmıştım. Geçen hafta da Jim Walmsley'in Leadville'de kurada çıkmaması ve bunu hem organizatörlere hem de dünyaya duyuruş şekliyle ilgili bir haber yapmıştım. Bu hafta iki konuyu birleştiren bir konu var gündemde. Jim Walmsley hafta sonu koşulan Houston Yarı Maratonu'nda koştu. Amacı yukarıda sözünü ettiğim seçme yarışına katılmak için gereken kriteri karşılayacak bir sonuç elde etmekti, yani 64 dakika. Walmsley nedense insanları ikiye bölmüş durumda. İnsanlar ya onu severek takip ediyor ya da ona gıcık oluyor, onu sevmiyorlar. Neden sevilmediğini bilmiyorum, ama bu konuda bazı hislerim ve tahminlerim var. Lakin konumuz o değil, konumuz bu olayın tüm koşu dünyasınca çok yakından takip edilmesi ve tartışılması. Bu tartışma yarış öncesi başlayıp yarışın çok ilginç sonucuyla daha da alevlendi.
Postanın takipçilerine Walmsley'i anlatmaya gerek yoktur ama sıkı takipçi olmayanlar için son yıllarda çok fazla sayıda yarış kazandığını, bazı yarışlarda parkur rekorları kırdığını, bazılarında kıramasa da çok yakından kovaladığını söylememiz ve son Western States 100 mil yarışını parkur rekoru kırarak kazandığından bahsetmemiz yetecektir. Ultramaraton arenasına çıkmadan çok önce kolejde pist yarışlarına katılmış, 5 km'de 13:52 ve 10 km'de 29:08 gibi çarpıcı en iyi dereceler koşmuş olduğunu da eklemek gerekiyor. Yani hem çok hızlı hem çok dayanıklı bir koşucu. Ancak dağlarda ve patikalarda uzun saatler çok yüksek hızlarda koşmak ile asfalt yollarda 21 km çok yüksek hızda koşmak apayrı şeyler.
Yarışa böyle bir amaçla katılacağı duyulduğunda başlayan tartışmalar tam da koşması gereken dakika ve saniyede koşunca coştu. Seçme yarışına katılma kriteri 1:04:00 olarak açıklanmıştı, Walmsley Houston'da tam olarak 1:04:00 ve 312 mili saniyede koştu. Tabii bu sonuç çok konuşuldu. Kimisi kriteri sağlıyor dedi kimisi sağlamıyor. Çünkü USATF'ın kriterleri açıkladığı yazısında kurallar çok net belirtilmemiş. Ancak yarış sonrasında USATF'ın her hafta yayınladığı bülteninde Walmsley'in kriteri sağladığına yönelik ifadeler var. Sonuçta seçme yarışına katılacak.
Aslında bence zor olan yöntemi seçti. 2:19 maraton koşmak 1:04 yarımaraton koşmaktan daha kolaydı onun için. Zor veya kolay, bir şekilde seçme yarışına katılma hedefini tutturdu. Şu anda tartışma daha önce onun gibisi var mıydı, yoksa ilk defa mı ultra koşan birileri böyle bir şey başardı üzerine. Tabii ki benzer şeyler yapanlar, hatta daha fazlasını yapanlar oldu ama o zamanlar dünya birbirine bu kadar bağlı değildi. Şimdi forumlarda ve değişik sitelerde tüm koşu tarihi masaya yatırıldı ve inceleniyor.
Walmsley'in sonraki hedefi de epey konuşulacak bir yarış; 16 şubatta Western States'in 2014 kazananı Rob Krar ile aynı yarışta, Hong Kong'da Fast 100 Ultra'da koşacak. Bakalım o zaman neler yazılıp, çizilecek?
|